Diye yazmaya başlar ve ardından kar yağarsa bilin ki ben karların üstündeyim! Ama motorla mı, yoksa kıyıda kurulmuş bir mangalın üzerinde kızarmakta olan sucukları götürürken mi onu bilemem. Arkadaşlarımın çoğu sırf sucuk ekmek yemek için karın yağmasını bekliyorlar. Üşenip Keltepe yoluna da gitmedikleri için karın Umuttepe’ye yağmasını bekliyorlar. Merak etmeyin sucukları aldık, markasını soranlara şimdilik kaydı ile söylemiyorum, yedikten sonra rapor edeceğim. Mangal kömürünü bir toplantı için gittiğim Eskişehir’den getirdim. Ağva’ya çoktan beri ziyaret etmediğim için oradan mangal kömürünü yükleyemedim. Bir sonraki mangal keyfinde oranın kömürlerini kullanırız.
Efendim bu konuyu işlememin nedenini size izah etmeye çalışayım. Geçen çarşamba günü öğrencilerimin düzenlediği “Motosiklet ve Yaşam” konulu paneli yönettim. Türkiye Şampiyonları Barış Tok (İzmir-Pist), Özcan Karakuş (Sakarya-Drag) ve Fatih Özkan (İstanbul-Drag) bu toplantının konuşmacıları idi… Seminer salonunu dolduran öğrencilerim yaklaşık 2 saat süren söyleşi sonunda sanıyorum memnun şekilde ayrıldılar. Benim kafama Özcan Karakuş’un söyledikleri takıldı. İsviçre’den gelen arkadaşının karda motosiklet kullandığını anlatması ilgimi çekti.
Henüz birkaç gün önce Magglingen’den söz etmiş ve İsviçre günlerim aklıma gelmişken şimdi karda Magglingen’i hayal ediyorum. Yoksa fırsatını bulup orayı ziyaret mi etsem? Yeşiller, ormanlar, patikalar, salonlar, derslikler, kursiyerlere tahsis edilen dağ evleri, kütüphaneler, öğrenciler, yükseğe değil, derine inen katlar (ilgililere duyurulur, son ziyaretimde zeminden 3 kat aşağıya 50 metrelik yüzme havuzu yapılmıştı) ultra modern bir eğitim yuvası idi. Şimdi daha da gelişmiş bir durumdadır. Belki yedinci katta bir golf sahası inşa edilmiş olabilir.
Neyse ben tekrar konuma döneyim. Karda motosiklet kullanılan bir başka ülke galiba İsveç… Orada bir sürücü belgesi alabilmek için en az 2 yıl süreli eğitim veriliyormuş. Karda, yağmurda, güneşte, her koşulda araç kullanmayı öğretiyorlar. Ama bizde? 3 ayda motosiklet sürücü belgesi alabiliyorsunuz! Kursların bırakın motosiklet öğrettiğini, motosikletiniz yoksa sınava giremiyorsunuz. Neyse ki şimdi sürücü kurslarının çoğu birer scooter almışlar, işi idare ediyorlar.
Biz karda değil yolda bile zor ilerliyoruz. Otomobillerin çoğu hâlâ motosikleti araç olarak görmüyor. Karayollarımızda motosikletlerin maksimal hız sınırını yazmak istemiyorum. Eğer yazarsam bu hızın motorların birinci viteste ulaştıkları sürat olduğunu herkes anlayacaktır! Otoyollar ve köprülerde diğer araçlarla aynı fiyatı ödemeye devam motorlar ne yazık ki horlanan, ikinci sınıf olsun diye uğraşılan bir araç yapılmaya çalışılıyor. Merak etmeyin yakında bu akaryakıt fiyatları ile insanlar otomobil kullanmayı bırakacaklar. Motosiklete başlayacaklar ya da motosiklete dönecekler…
Bu arada çevre, kolay kullanım, park sorunu yoktur derken elektrikle çalışan motorlardan söz edelim. Evet, çok daha çevreci sayılabilirler. Ama ülkemizdeki elektrik enerjisinin doğalgaz çevrim santrallerinde üretilen bir sonuç olduğunu yazarsam ne olacak? Yer altı zenginliği de tüketmiş olmuyor muyuz? Derinlere inmeyelim, yeryüzünde dolaşmaya devam edelim. Sonunda “Çakmaktaş” mı olacağız acaba?
Gelelim sonuca… Spikerlerimizde hafif bir stres gözlense de işi iyi kotardılar. Yaklaşık 10 kişilik ekip motosiklet ruhumuzun okşanmasını sağladı. Ammar’a teşekkürler… Esra, biraz daha sakin ol lütfen… Elif hocam iyi yönlendirmişsin çocukları… Ama şu afiş nereye gitti? Bulun bana onu… Motosikletin yüz yıllık tarihi orada gizlenmişti…
Efendim bu konuyu işlememin nedenini size izah etmeye çalışayım. Geçen çarşamba günü öğrencilerimin düzenlediği “Motosiklet ve Yaşam” konulu paneli yönettim. Türkiye Şampiyonları Barış Tok (İzmir-Pist), Özcan Karakuş (Sakarya-Drag) ve Fatih Özkan (İstanbul-Drag) bu toplantının konuşmacıları idi… Seminer salonunu dolduran öğrencilerim yaklaşık 2 saat süren söyleşi sonunda sanıyorum memnun şekilde ayrıldılar. Benim kafama Özcan Karakuş’un söyledikleri takıldı. İsviçre’den gelen arkadaşının karda motosiklet kullandığını anlatması ilgimi çekti.
Henüz birkaç gün önce Magglingen’den söz etmiş ve İsviçre günlerim aklıma gelmişken şimdi karda Magglingen’i hayal ediyorum. Yoksa fırsatını bulup orayı ziyaret mi etsem? Yeşiller, ormanlar, patikalar, salonlar, derslikler, kursiyerlere tahsis edilen dağ evleri, kütüphaneler, öğrenciler, yükseğe değil, derine inen katlar (ilgililere duyurulur, son ziyaretimde zeminden 3 kat aşağıya 50 metrelik yüzme havuzu yapılmıştı) ultra modern bir eğitim yuvası idi. Şimdi daha da gelişmiş bir durumdadır. Belki yedinci katta bir golf sahası inşa edilmiş olabilir.
Neyse ben tekrar konuma döneyim. Karda motosiklet kullanılan bir başka ülke galiba İsveç… Orada bir sürücü belgesi alabilmek için en az 2 yıl süreli eğitim veriliyormuş. Karda, yağmurda, güneşte, her koşulda araç kullanmayı öğretiyorlar. Ama bizde? 3 ayda motosiklet sürücü belgesi alabiliyorsunuz! Kursların bırakın motosiklet öğrettiğini, motosikletiniz yoksa sınava giremiyorsunuz. Neyse ki şimdi sürücü kurslarının çoğu birer scooter almışlar, işi idare ediyorlar.
Biz karda değil yolda bile zor ilerliyoruz. Otomobillerin çoğu hâlâ motosikleti araç olarak görmüyor. Karayollarımızda motosikletlerin maksimal hız sınırını yazmak istemiyorum. Eğer yazarsam bu hızın motorların birinci viteste ulaştıkları sürat olduğunu herkes anlayacaktır! Otoyollar ve köprülerde diğer araçlarla aynı fiyatı ödemeye devam motorlar ne yazık ki horlanan, ikinci sınıf olsun diye uğraşılan bir araç yapılmaya çalışılıyor. Merak etmeyin yakında bu akaryakıt fiyatları ile insanlar otomobil kullanmayı bırakacaklar. Motosiklete başlayacaklar ya da motosiklete dönecekler…
Bu arada çevre, kolay kullanım, park sorunu yoktur derken elektrikle çalışan motorlardan söz edelim. Evet, çok daha çevreci sayılabilirler. Ama ülkemizdeki elektrik enerjisinin doğalgaz çevrim santrallerinde üretilen bir sonuç olduğunu yazarsam ne olacak? Yer altı zenginliği de tüketmiş olmuyor muyuz? Derinlere inmeyelim, yeryüzünde dolaşmaya devam edelim. Sonunda “Çakmaktaş” mı olacağız acaba?
Gelelim sonuca… Spikerlerimizde hafif bir stres gözlense de işi iyi kotardılar. Yaklaşık 10 kişilik ekip motosiklet ruhumuzun okşanmasını sağladı. Ammar’a teşekkürler… Esra, biraz daha sakin ol lütfen… Elif hocam iyi yönlendirmişsin çocukları… Ama şu afiş nereye gitti? Bulun bana onu… Motosikletin yüz yıllık tarihi orada gizlenmişti…
Yorumlar
Yorum Gönder